Bu sene tatil planım önce yoktu. Hatta olmadığı için pek diyete de bağlı kalmadim. Sonra baya kişi ile plan yaptik ve herkesin bir işi çıktı. Resmen Agustos sonuna kadar çok zordu. Ve en sonunda bir anda Ayvaliga gittik.
Giderken mutluluktan ucuyordum. Bir gece uyumadan playlist hazirladim.
İyi ki hazırlamışım çünkü müziksiz olmayacaktı.
Bu tatilin şarkısı Moddi / House by the Sea
Bu tatilin şarkısı Moddi / House by the Sea
Ilk intiba olarak Ayvalık çok karışık geldi. Hani biz bi sene falan sonra oraya taşınmayı düşünüyoruz ya, Ankaraya gelinceye kadar ve dün gelince yok ya yaşayamayız dedim.
Ama şimdi salim kafayla neden olmasın diyorum. Çünkü orada da bir ton şey var. Birçok marka açılmış, kitaplarımı zaten internetten aliyorum.
Amcamların evi Ayvaligin içinde bir rum evi. Aslinda ev güzel ama dekorasyon felaket. Bir mimarın evi bu kadar kötü olmamalı. Sürekli bu eve şu yapilir, bu yapılır diye düşünmekten içim söndü.
Amcamların evi Ayvaligin içinde bir rum evi. Aslinda ev güzel ama dekorasyon felaket. Bir mimarın evi bu kadar kötü olmamalı. Sürekli bu eve şu yapilir, bu yapılır diye düşünmekten içim söndü.
Beni ilk olarak ünlü Seytan Sofrasina götürdüler. Harbiden mükemmel bir yer.
Şeytan iyi yerlerde gezmiş :)
Bu Gentle Monster gözlüğüm olay oldu. Ben de çok severek aldım zaten onu, sürekli durdurup soranlar, instada soranlar oldu. Bir instagram butiginden aldım.
Blue Beach diye bir yere gittik baktim Blue Ice dedikleri mavi dondurmadan var. Hemen aldim tabii kaçar mı :)
Bir olayi mavi olması :)
Gitmişken etraftaki yerleri de gezdik. Mesela Akçaya gittik. Eskiden bizim orada yazdığımız vardı. O yüzden resmen benim için memleket orası.
Akçay bence eski Akçay. Hatta evleri Ayvalık'tan güzel. Ama orada yaşanır mı bilemiyorum.
Sarı kıza bi merhaba dedim.
Sonra Ida/Kaz dağlarının orada bir gözleme yedik. Uzun zamandır en huzurluolduğum an o andi.
Anneannem geldi aklima. Rahmetli kizim buraların havasi, suyu gibisini bulamazssin derdi. Hakikaten öyle.
Sonra rotamızi Asos'a cevirdik. Orayı da ciddi beğendim. Tam gezemedik ama. Asosta o istediğim taşlardan vardı lakin sahile inemedik. Antik tiyatroyu gezdik.
Buraya yazayim bir gün tekrar Asosa gidip o harika doğasını daha iyi görmek istiyorum.
Veee Cunda 💙 ben
Cunda çok güzeldi ya.
Ara sokakları, yapıları, akşam raki, balik, Ayvalik olayı, insanların düzgün giyinip sokaklarinda dolaştığı o yeri nasıl sevmeyeyim.
Ya artık ben böyle saçma sapan yerleri değil, biraz para biriktirip gittiğim yerin en güzel yerine gitmeyi seviyorum. Bir otele gidip havuz başında pineklemek zerre bana hitap etmiyor. Butik oteller pahalı olmasina ragmen insanı mutlu ediyorlar.
Cunda'ya gidince Karadeniz pastanesinde sakizli kurabiye yemeden ayrilmayin.
Bu arada bir tespitim var!
Damla sakizi sevmeyen insanlar net kıl, gıcık ve antipatik insanlardir cidden kim sevmiyorsa hayatimda öyle oldu. Resmen insan turnusolu gibi birşey.
Karadeniz pastanesinin kurabiyesi ama çok iyi Ayvalikta da ünlü bir pastane yapiyor, bizimkiler sürekli oradan alıyorlardı, aynı tat değil. Karadeniz'in hem çok yoğun hem de ağızda dağılıyor.
Cunda'nin Güneş Saati
Cunda kedileri pek bi rahat, coollar. Balık restoranında hem yemeğimize ortak olup, hem de atar yapması bi ayrı komikti :)
Ayrıcaçok hoş kedi evleri yapmışlar
Her yerde türk kahvesi içtik. Sade kahveler çoğu zaman az şekerli geldi. En iyi kahve sunumu teknedekiydi de onun fotoğrafını cekmemisim.
Tekne demişken eğer oraya giderseniz mutlaka tekne turu yapin. Hatta bir iki kere bile yapılabilir. Çok harika geçiyor. Marina'da gördüğünüz her tekne her gün çalışmıyor, ama benden tavsiye kesinlikle küçük tekneleri tercih edin. Çok samimi, sicak bir ortami oluyor ve deli gibi müzik çalmıyorlar. Büyük teknelerde son ses müziği kökleyip, bir ton saçma sapan yarışmalar yapiyorlar çünkü. Ha severseniz ona birşey diyemem tabii.
Yemeği mikemmeldi, zaten ben bu tatilde BALIK YEDIM! hem de mayonezsiz, ketcapsiz. Bu benim için milat!
Hele sarımsaklı plajindaki balik ekmek simdiye kadar yediğim en iyi balıktı!
Neyse teknede yemek yerken harika iki gençle tanıştık. Direkt siyasetten, sanattan, kitaplardan konuştuk. Tabii ülkenin halinden de. Eskişehir'de okuyorlarmis, piril pirillardi.
Çocuğun söylediği YKY'dan çıkan Ataturkun el yazmalarinin da bulunduğu Nutuk'u direkt yazdim bir kenara, alinacak!
Böyle insanlarla tanışmak insana umut veriyor.
Sonra Rahmi Koç Müzesi ve kitapligina gittik. Müze biraz icerilerde, kitaplik ise yel değirmeninde. Çok hoş mekanlar, klasik müzik eşliğinde geziyorsunuz. Yalnız girişte lütfen sessiz olun uyarısına bizim insanımız mükemmel dikkat ediyor. Bağıra bağıra burası oyuncak müzesi değil miydi diye yırtınan tipler cinnet geçirtiyor.
Müzeyi baya fotograflasam da, kitaplikta çok az fotoğraf çekmişim. Sanırım çevreyi fotograflayalim diye yediğimiz rüzgardan nevrim dönmüştü, bir de ne kitaplari varmış diye incelemenin de etkisi var.
Mutlaka gidin bir sakizli kahve için. Çok iyi sunumları ve sade isteyince sade geliyor.
Ayrica oradan hatira bir ayna da almayı unutmadim.
Gittiğimiz her yerde türk kahvemizi içtik temalı kolajımı da ekleyeyim. Ya aslında şu evden çıkamama problemimi bir yensem cidden çok gezenler klübü olayına dalacağım.
Gez, dolaş, binlerce fotoğraf çek. Mükemmel hayat!
Eee ne var yaparsın diyebilirsiniz ama şu an benim için çok kolay değil.
Önce iyi bir fotoğraf makinası almakla başlayayım işe.
Küçük de olsa bir yerden adım atmakla başlar her şey.
Tatilde boş durmadım, çizim de yaptım geceleri.
Yani mükemmel bir tatildi, arada küçük prüzler olsa da çevremdeki insanları inanılmaz sevdiğimi farkettim. Evimi de deli gibi özledim. Eve gelince ya ev ne güzelmiş oldum :)
O evi alıp Çamlık mevkisine inşa edelim. Ya da Cunda'ya yakın, nasıl? :)
Şimdi sizi tatilde en çok dinlediğim, hatta loop'a aldığım House by the Sea ile baş başa bırakayım.
Çok keyifli bir gezi olmuş çok da keyifli okudum! Sevgiler :)
YanıtlaSilGerçekten çok keyifli geçti. Teşekkürler yorumunuz için 😘😍
Sil